Blogger tarafından desteklenmektedir.

MELODİLER YOK ASLINDA



''Corelli'nin Mandolini'' 2001 yılında sinemaya uyarlanmış. Yunanistan'ın bir adasında geçen film,  II. Dünya Savaşı yıllarında,bir adalı güzel kız ile işgal kuvvetlerinden bir subayın aşkını anlatıyor ve tabii ada kültürü içeren sahneleri, yöresel giysileri ve doğası ile insanı içine çekiyor. 


Zeytin ağaçları ile kaplı bir ada, Sirtaki ki bizim ''Kasap Havası'' nın ikizi, saf aşk ve müzikler... Uzun zamandır beni  etkileyen bir film ile karşılaşmadığımdan, zevk ile seyretmeye dalmışım. Film bitti ve ben başka bir filme daldım gittim... Hangi filme?

Etkisinden hiç bir zaman çıkamayacağım, güzel,saf ve bir o kadar unutulmaz insanların yaşattığı filme, kasabamda geçen çocukluk ve gençlik yıllarımın filmine... 



Küçük kasabamın benim için çok büyük yazlık sineması vardı.
Sinema; hayal dünyasına giriş, duygu dünyasının gelişimi ve bir numaralı sosyalleşme aracıydı bizim için.
Birden fazla sineması vardı kasabamın; yazlık sinemanın düzgünce dizilmiş tahta sandalyeleri, kışlık sinemanın kendine özgü kokusu, hareketli koltukları, inanılmaz filmleri vardı...  
Sinema ile tanışmamış hiç bir çocuk yoktu; aynı filme gülen, aynı filme ağlayan... Bütün kadınları kasabamın sinema kültürünü yaşadı.
Hayatı önümüze serdi sinemalarımız; şaşırdık, sevindik, ağladık ve saygı duyduk sanatçıya, özdeşleştik onlarla..
Hayat sadece küçük ailemizden ibaret değildi, kocaman sinema da vardı bizi büyüten.
Ve sahilde sineması olan kaç yerleşim yeri vardır bilemiyorum. Bizim yazlık sinemalarımızdan biri tam sahildeydi. Leblebili gazoz içerken biz yazlık sinemamızda, dalga sesleri ve yakamoz eşliğinde film izlerdik. Film içinde film adeta.
Bu sahildeki yazlık sinema aynı zamanda toplu sünnet düğünü ve dev konserlerin de yapıldığı yerdi. Yani yaz gelince bütün kasaba sahildeydi bir nedenle. Hayat 24 saat yaşanırdı, hep birlikte...



Müzik dersi yapılan, mandolin çalabildiğimiz okullarımız vardı. Nota öğrendik, sesimizi tanıdık, müzik defteri aldık kırtasiyeden..
Ve bütün bunları bütün çocukları yaptı o kasabanın..
Öğretmenlerimiz de komşumuzdu, sinemacı amca da...
O çocuklar o kasabada tiyatro oynadılar kurdukları dernekte, düşündüler, tartıştılar...
Spor yaptılar sahilde; yelken kürek yüzme...
Futbol oynadılar yıldız oldular, sinemacı, ses sanatçısı oldular...
Ve diğer tüm saygıdeğer meslekleri edindiler.
Küçük kasabanın büyük dünyasını yaratan başta komşularını, öğretmenlerini ve birbirlerini hiç unutmadılar.

Her birine sevgi ve saygılarımı iletirken, ve artık hayatta olmayanları rahmet ve minnetle anarken, sizin de hayatınızda eksik bir şey varsa şayet, çocukluğunuz en iyi sığınak olacaktır, ne kadar uzak bile olsa...



Bugün o yıllarda kasabamda, tüm yaşayanlarının bir film tadında hayat sürdüğünü, hepimizin rollerini severek yaptığı, gerçek açık hava sineması olduğunu düşünmekteyim.

Belki merak ediyor olabilirsiniz; Ne oldu o sinema, o kasaba? O sinema sahile nazır bir otopark şimdi, kışlık sinema ıssız, insansız, tıpkı kasabam gibi...Ve hayatın melodileri yok artık, tıpkı o insanlar gibi...       

HEREKE bu kasabanın adı, suyunu içenin ayrılamadığı kasaba, kasabam...



Sevgiyle...
SEVİL KAPOĞLU

Hiç yorum yok