Blogger tarafından desteklenmektedir.

BARIŞ NE DEMEK?

"Çocukluk arkadaşı " demek,
" Sevdiğin renk " demek,
" özlemek " demek,
" Türkü söylemek " demek,
" ilkokul öğretmenin" demek,
" Bayram elbisen" demek,
" oyunda yaptığın ilk hile " demek,
" Kıskanmak" demek,
" sevdiğin birini kaybetmek" demek,
" sıradaki şarkıyı tutmak" demek,
" aşk " demek,
" ilk sarhoşluğun" demek,
" ilk bisiklete biniş" demek
" özlemle beklenen bisiklet" demek
" pişmanlık " demek,
" rüzgar" demek,
" özür dilemek" demek,
" yelken" demek,
" anılar" demek,
" yağmur" demek,
" güneş" demek,
" deniz " demek,
" masal " demek,
" şiir " demek,
" gülümsemek" demek,

Barış isteyenlerin dili eksik biraz.

Mutlu pazarlar, sevgiyle...

Sevil Kapoğlu

25 Aralık 2016

GÜLÜMSE



Karanlık mı geldi, gün ışığına gölge
Işığını mı aldılar?
Olmadı mı daha önce?
Hiç dal kırılmadı mı?
Gönlünün içinde hiç mi sızı olmadı?
Yağmuru beklerken , doluya el açmadın mı?
O ışık ki doluyu delip geçmedi mi?
Ruhunun ferahlığını, esip gürleyen, fırtanın şiddetinde bulmadın mı kimi zaman.
Unuttun mu?
Pir Sultan'ın ;
Karga gül dalına konsa 
gülün kadrini ne bilir
Kendi kadrini bilmeyen 
Elin kadrini ne bilir 
Deyişini...
Ne beklersin o vakit, el gelecek, yel getirecek,
Düşüp yola, seni getirecek.
Gün de sensin , güneş de.
Her gün doğan da sensin ölen de.
Gün doğduğunda değil, 
Kalbinin güneşinde doğum vakti.
Gülümse...

SEVİL KAPOĞLU

23 Ocak 2017

UMUT KUŞUN KANADINDA..KUŞLAR HALA UÇUYOR



Biz çay sevenler diyorum, içerken yarenlik edebilenler, 
Şehitlerine ağlayanlar, yürekleri dağlı olanlar,
Komşuluğu bilenler, kahveyi yalnız içemeyenler,
Elektrik faturasına bakıp, beli bükülenler,
Çocuğunun iki kelam daha okuyabilmesi için güneşi görmeyenler,
Tanımadıkları insanın cenazesinde birleşebilenler,
Evini, barkını, iki lokmasını dolaptaki, çorbasını gönülden paylaşabilenler,
Hala, bir çocuğu sevindirebilenler,
Sabrı gömüp yüreğine, susmayı erdem sayabilenler,
Oğullarını koşulsuz, vatana feda edenler,
Mevlana nın torunları, kadim uygarlıkların bileşeni ,   
Askerlik arkadaşını kardeş bilenler,
İlmek ilmek işlediği motifinde aşkı yaşayabilenler,
Yıldızlara bakıp hala hayal kurabilenler,
Şiirleri öpebilenler,
Devleti   "baba" kabul edebilenler,
Denizi martısıyla, geceyi yıldızlarla paylaşabilenler,
Geceleri uyuyamayanlar,
Sevdiğine gözyaşı dökebilenler,
Gönül almayı düşünebilenler,
Utanabilenler,
Aynı duada birleşebilenler,
Ayrı dualarda aynı umudu dileyebilenler,

Her bir köşesinden ayrı hayatları seyrettiğimiz vatanın,
Güzel insanları ne çokuz biz...

Buna ağlıyorum...

Sevgiyle...

SEVİL KAPOĞLU

6 Ocak 2017

GİRESUN

Bir fındığın içini
Yar senden ayrı yemem
Bugün gördüm yarimi
Öldüğüme gam yemem
.
.
.
Osman Kalyoncu
Giresun 

İşte böyle, türküsünü bile merak ettim. Gezdikten, gördükten sonra, özlemekle başladı, türküsüne kadar gitti merakım.
Hiç te istekle gitmedim Giresun'a . Öyle ya, Kasım'ın 13'ü. Ne işim var şimdi Giresun'da...
Arkadaşım Çilay gençliğinin Giresun'unu hiç unutmamış, memleketi bilmiş ve özlemi bitecek gibi değil. "Hadi" dedi gidiyoruz. Evet diyenlere en son katıldım.
6 arkadaş Giresun' a gitmek için hava alanına geldiğimizde, benim için iki günlük geziydi sadece. 

KADINLAR

Önce insanım sonra kadın.
Dürüstlüğü, saygıyı, üretmeyi, sevgiyi, haktan yana olmayı ilke edinirim.
Çalışmayı, bölüşmeyi bilirim.
Cinsiyetim insanlığımla eşdeğerdir.
Tanrı'nın bana bahşettiği tüm güzel duyguları geliştirmek, sunmak ve evrene yaymak temel görevimdir.
Doğurganlığım olur ya da olmaz.
Ben var olanı severek, içimdeki sevgiyi benim olmayanla da paylaşabilecek kadar engin duygulara sahibim.

Bir başkasının hakkımı savunmasını beklemeden önce, ben haklarımı savunabilecek bilgi birikimine , insan olma gerçeğime sımsıkı sarılırım.

Tüm estetik yanlarımı sadece kendim için, insan olduğum için , bedenime duyduğum sevgi ve saygı nedeniyle güzelleştiririm.

Cinsiyet ayırmaksızın;
Tüm insanların kendilerini , bedensel , düşünsel ve ruhsal olarak ifade etme şekillerine saygı duyarım.
Beni cinsiyetim, düşüncelerim ve diğer insani özelliklerimden dolayı eleştirebilecek her insanı dinlerim ,onaylamak zorunda bırakılmaksızın.

Yaşadığım toplumun sadece insani anlamdaki değerleri beni ilgilendirir, ötesi beni ilgilendirmez, ben de diğerlerini  ilgilendirmem.
Cinsiyetime bakmaksızın, ülkem ve dünyadaki her gelişme, olumlu olumsuz beni ilgilendirir, gelişmeme ışık tutar.

Bilirim ki;
Cinsiyetimden öte, yanımdaki ile el ele verdiğimde, benim ve tüm insanlığın hayatı daha güzel olacak.

Kadın olarak yaradılmışlığımın güzelliği ve fakat insan olabilmenin onuruyla dilerdim ki;

Alanlarda, evlerinde, hapishanelerde hak arayan , canını ortaya koyan ve aslında insanlığını haykıran binlerce insan , yaşamın adil düzeninde , onurluca yaşıyor olabilseydik.

Sevgiyle...


7 MART 2016

BABAM, İLK IŞIĞIM..

Tanıdığımız, tanıyacağımız  kişiler hep bir ışık dünyamıza.
O zaman, yoluma ışığını yakan ve hiç sönmeyecek olan bir kişiyle başlamalıydım; BABAM...

Uzak bir yıldız gibi şimdi, babam...
En büyük mirası bıraktı bana, nasıl onunla başlamam.
Hayata duruşu, bakışı, yüreği ile yaşadığı dönemin yıldızıydı zaten.
Fötr şapkasını hafif yan takışı, şayet günlük kıyafeti varsa üzerinde , kasketini keza itinayla başına yerleştirmesi aynada. Unutulmaz...
Büyük bir hayranlıkla seyrederdim, büyük bir özen ile süzerdim. Çok yakışıklıydı, çoook...
Hayatı yaşayışı da bir öyle; özenli.
Cumhuriyet gazetesi, akşam radyoda 19.30 haberleri ve Birinci sigarası babam demekti.
Doyumsuz sohbet akşamları, dinin vicdan olduğunu güzel hikayelerle anlattığı , dualar öğrendiğim, büyüdüğüm geceler oldu hep.

Bir sünger gibi çektim bakışını, duruşunu, ruhunu, kendimi bildiğim yaştan, kendimi anlattığım bu yaşa dek...
Ona olan hayranlığım, saygım, sevgim yaşadıkça, hayatla tanıştıkça çoğaldı. Ne kadar zordu insan olabilmek, unutmamak geçmişi, vicdanı korumak, anladım.
Hereke Sümerbank' ın dokuma tezgahlarında, ailesinin geçimini sağlamış, bir lokmayı çocuklarıyla paylaşmadan boğazından geçirmemiş bir baba.


Haram lokma yutmamış, haksızlığa ödün vermemiş, dik duruşu hiç eğilmemiş, gururlu bir baba.
Memleket sevdasını iliklerinde hisseden, fikri hür, aydın ve ileri görüşlü bir baba.

Sevgisini sıcacık sarılmasına verebilen, söze hacet bırakmayan, özlemini konuşmamı hiç kesmeden , dizlerinde oturtarak, dinleyerek sabırla gösteren babam...

23 yıl oldu, yoksun...
Keşkelerim fazla, iyikilerim çok fazla...
Ama hep gözlerinle izliyorsun, kıvançlarını, üzüntülerini benimle ilgili, hissediyorum.
Memleket bildiğin gibi, ben hala Cumhuriyet okuyorum.
Seni anlattığım bu sayfa , gururum...
Benden sonrasına mirasım senden aldıklarım.
Işığın hiç sönmeyecek, bu dünyayı aydınlatan yıldızlardan birisin.

İyi ki benim BABAM oldun.


21 Ocak 2017

MERHABA..

Merhaba...
Bir heveskarın sayfasındasınız;
Hoşgeldiniz...
Hepimizin ulaşmak istediği söz, tavır ya da hayallerin , henüz varılamamış halinin ifadesi, yaşımızla kovalamaca oynayan, hep ertelediklerimiz, işte orada birikenlerin adı " heves " .
Hepimizde var...
Hevesler birikir, hevesler kaybedilir, hevesler tazelenir. 
Ve bazıları, biz hiç farkında olmadan, ince tel süzgeçten geçer, oturur kursağa yıllar yılı . Farkedemezsiniz bazen. Yani öyle oluyormuş , ben de öyle oldu. Tanışmam zaman aldı, zaman gerekliymiş.
"YAZMAK" tan söz ediyorum.
Sizinle buluşmaya ikna etti beni. Yerinde duramayan bu çocuk heves, belli ki çok birikmiş. 
Yazmayı denemek, yazarak deneyimlemek vakti şimdi.
Dünyaya baktığım pencere, durduğum yer ile alakalı. Yazıyla aktaracaklarım da öyle. Neredeyim? Göreceğiz...
Siz de paylaşırsanız gördüklerinizi, hevesime heves katar büyürüz beraber. 
Sonuçta bu sadece bir heves, söylenecek sözümüz varmış , gözümüzün gördüğüne, ruhumuzun değdiğine dair.
Buluştuğumuz her sözün, dünyaya yaktığımız ışık olması dileğimle.

Sevgiyle...


SEVİL KAPOĞLU