Blogger tarafından desteklenmektedir.

SANA MUTLULUK VAAD ETMİYORUM


Selimiye...
Özlenene özlemle sarılmanın göz hali, deniz hali, mavi hali, Selimiye...

Özledim, çok özledim, çok çağırdı, duydum ama hani derler ya "kısmet", bugüneymiş.
Şahitler var bu Aşk'a, o şahitler biliyorum ki, benim gibi nicelerinin bu kavuşmalarına şahit.
Her evin önündeki asma, dut, begonviller , dağ bayırın kekiği, defnesi , denizin balığı, dalgası, muhteşem doğan güneş, nazlı gün akşamları , boranlar, sağanaklar, güzel gözlü çocuklar, çalışkan kadınlar bu şahitler...


Ve hepsinin kıyısı ılıman ve sakin masmavi Deniz...
Bu köyün konuşma dili sessizlik.
Sessizliği bozan iki yaramaz var: Horozlar ve denizin dalga sesleri...
Onlar da huzura eşlik ediyor. O kadar sakin ve yerinde.


Ve siz, konuşma tonunuzu bir-iki tık sessize çekiyorsunuz, ahengi bozmamak adına.
Hatta konuşmayıp dinlemeyi tercih ediyorsunuz, çok şey söylüyor size dair bu köy.
Koşup gelmenin buraya, onca yolu aşmanın sebebi bu masum sessizlik...
Fazla değil hiç bir şey, gerektiği kadar.
Kısa cümlelerle,özü görüp, özü konuşmanın keşfidir ki, yalınlığın dayanılmaz lüksüne ulaştırır.
Özlersin bu yalınlığı yana yakıla, uzaklaştığın her anında.
Gözlerinizin içine bakılarak konuşulması bu köyde adetten.
Teslimiyettir diğer adı bu göz konuşmasının.
Özlersin...
Çünkü teslimiyet, sizi size verir. Bu kendinle buluşmadır ki, özlenir.
Denizin içinde, denizin tuzlu kokusunu duymaya alışık beden, denizin içinde kekik- defne kokularını duyunca şaşar, döner bakar dağlara, bir öpücük kondurur doruklarına.
Özlersin sonrasında, burnunun direği sızlar...


Emeğin en yoğun halini yaşar bu balıkçı köyü.
Denizdir ki, berekettir. Lakin zordur.
Cömerttir, balığını, süngerini verir ama bir çok yiğit balıkçıyı da vurguna uğratır.
Uğur Kaptan'ın, o usta denizci, avcı, köyün sevilen delikanlısı, henüz sekiz aylık evliyken çıktığı zıpkın avcılığında vurgun yiyerek hayatını kaybetmesi, annesi, babaannesinin tüm mahzunluğu ile hep denize bakar oluşu, yürek dağlar...
Yaşanmışlığına, yaşadıklarına saygı ile, ve hissederek bu hayatı yürümek sahilde, köyün ara sokaklarında, dinlemek ve dinlenmek ancak Selimiye' ye gerçek sevda ile mümkündür.
Cömertliğin ve yaşanmışlığın bu deniz hali her şeye rağmen, özlenir.


Sabah taze toplanmış bir sepet kabak çiçeği ile, kız kardeşine giden, yüzünde gülümseme ile selam veren, Selimiye'li bir kadın, tüm dertlerinizi unutturur.
Paylaşmanın, sevgininin, hayatın bu kadın hali, unutulmaz, özlenir.
Sahicidir, çok içte yaşanır.
Sevginin sahiciliği, sahici sevgi zordur.
Olduğu gibi, eksikleri ve olduğu kadarıyla sevmek zordur, sahicidir...
Gözyaşınızı, gülümsemenizi, eteğinizdeki taşları, becerilerinizi, beceriksizliklerinizi, ama sadece sizi ister sevmek için, en yalın halinizi...
Ezcümle Selimiye, huzurun son durağıdır...


Dönüş vakti bindiğim minibüse, köy kadınlarının ,sabah bahçelerindeki ocakta pişirdikleri bazlama ve o güzel odun ateşi kokusu yayılırken,
Bu köy, benim kulağıma, son söz şu cümleyi fısıldadı:
"Sana mutluluk vaad etmiyorum..."
Çünkü;
Selimiye, bir hayat vaad ediyor;
Kendi dinginliğinde, kendiliğinden bir hayat...
Ben de ona diyorum ki:
"Kabulümdür..."

Sevgiyle...


fotoğraflar:Sevil Kapoğlu

KABARTLAMA


Baharın gelişini içinde yaşayan, coşkuyla yanında, yöresinde toprağın sunduğu otları(mancar) sofrasına katan, buram buram ilkbahar'ı yaşayan bir annenin kızıyım ben...
Ve hala, içimin coşması baharda, bir başka anı yumağı, soframın lezzet ahengi, vazgeçilmez tatları pişirdiklerim.
Bu tatların katıkçısı, bir ot var bahsedeceğim.
Ve onunla yaptığım lezzetli bir atıştırmalık.


 Pideleri, sütlü ebegümeci, ılıştıra ,taze asma yaprağına zeytinyağlı dolma, ... derken, mis gibi kokan ve girdiği her yemeğe baharı getiren bir ot, rezene.Benim kasabamın ona verdiği isim; PAPAZ OTU !
Dere otu'na benzeyen, ama aroması kendine özgü bir ot.
Pidelerde, dolmada ve KABARTLAMA da kullanılır.
Kabartlama bir mücver.
yani bizim mücverimizin Hereke'de adı; Kabartlama
Bugün, Papaz otu ile Kabartlama yapacağız.
Çocukluğumun, günümüze kadar yaşattığım tatlarından.

MALZEMELER

Bir demet kıvırcık
Bir demet yeşil soğan
10 sap papaz otu( rezene)
5 yumurta
1 tatlı kaşığı tatlı kırmızı toz biber
7-8 kaşık un
Tuz


Kıvırcık'ın sert beyaz kısımları varsa bunlar çıkarılır. Geri kalan kısım ince doğranır.Taze soğanların sadece yeşil kısımları ince doğranır.
Papaz otu ince kıyılır.
5 yumurta,tuz, k. toz biber katılır
Un katılır
Ve karıştırılır tüm malzeme


Kıvam bekledikçe sulanacaktır. Ara sıra karıştırarak, 10 dk. Sonra kıvam bulamaç olacak şekilde , un ayarlaması yapılabilir.


Malzeme 15 dk bekledikten sonra, orta ateşte biraz kızdırılmış bir tavada, kaşık ile karışım dökülerek mücver gibi pişirilir.


Kabartlama hazır, yanında yoğurt tavsiyemdir.
 Afiyet olsun...

Eğer denersiniz Kabartlama'yı, sadece bir yemek değil, bir anı da paylaşmış olacağız.
Varsa böyle çocukluğunuzdan gelen tatlarınız, siz de burada paylaşabilirsiniz.

Sevgiler...