Blogger tarafından desteklenmektedir.

ANNE ELİ DEĞMİŞ YAZILAR

Anneler Günü bugün,
Rahmetle andığım annemin evini ziyaret ettim bugün.Kokladım eşyalarını,gerisini sormayın...
Bahçesinde mis kokulu gülleri ile beraber, küçük ağaç Filbahri ağacı vardır.Sevdiğimi bilir,ilk açtıklarında, sabah ben uyanmadan yastığıma koyardı.
Kokladım bugün, doyasıya...
Fotoğraflarıyla tüm annelere ve çocuklarına yolluyorum Filbahri'nin kokusunu ...


Evime döndüğümde, yemek hazırlarken ortaya çıkan duygularımı sizinle paylaşmak istedim, yorumlarınızı eklersiniz belki .
Pilavı kısık ateşe aldım, demlenerek pişiyor şu anda.
Dem alması, tane tane olması, mis gibi tereyağı ile ağızda hoş bir tat bırakması, başarılı bir Pilav'ın özeti..
Şehriyesini kavururken aklıma kızım düştü.
Uzakta şimdi, çok uzakta; taaa İngiltere' de...
Bu uzaklık mesafe anlamında sadece.
Gönülce ise,
Yakın , çok yakın oldu bana hep. Kalbimin parçası, beynimin her hücresinden, gülüşümün kenarındaki tahtından hiiiiçç inmedi, inmeyecek kızım.
O yüzden , kokusunu burnuma çekip, en güzel kokulu gülleri öpüp, koklayarak yakın eyledim uzakları...
Pilav diyordum ya, hiç beceremem aslında...Kızım da ilk kaşık sonrası bir bakıp güler bana: " Yine olmamış..." der adeta. Gülerim ben de tabii, ne yapayım. Arada bir tutturduğum pilavlara sayar, dik dururum.
Anneler Günü bugün, uzak ya kızım, malum tek çocuğum o benim, o halde yanağı yanağıma değmeyecek kimsenin.

Hüzünlü, yollara bakarak ağlamaklı olmak yerine, benim çocuklara söyleyeceklerim vardı aslında, kızım dahil, böyle istedim.
Bir pilav pişirimi yaşadığım duygularımı kaleme döktüm.
Ben eminim, yanımda ya da değil, elinde bir demet çiçeği var ya da yok, Kızım beni seviyor, öpüyor, düşünüyor, endişeleniyor benim için, gurur duyabiliyor, seviyor yani kısaca...
Ama kızım ve tüm çocuklar, Anneler Günü dahil, sevgime, sevgilerimize ihtiyaç duyuyorlar, duyacaklar, o göbek bağı hiç düşmeyecek.
Ee ben de çocuktum, çocuğu kaldım annemin, hiç büyümeyen, nazı bitmeyen, sonsuz sevgisinden hep emin olmak isteyen, hep "çocuk" anne oldum.
Üstelik annemsiz, manası farklı, ilk Anneler Günü'm...
Bu yazıda onun da elini hissediyorum.
Belki o nedenle bilemiyorum ama,
Bu Anneler Günü, sevgileri çeşitli biçimde göstermesi beklenen evlatlar yerine, sonsuz sevgiyi verebilen, tüm çocukları sarıp sarmayalayabilen, sevgiyi öğreten ANNE olmak, bunun yolunu bulmak, gerçek ve kalıcı sevginin, bağrındaki yastık olduğunu gösterebilmek için bir fırsat olsun.
Geri dönecektir verdiğimiz bu sevgi, şüphesiz gözünüzü yaşartacak kadar güzel insanlar olduğunda çocuklarımız, bize ve her canlıya sevgi verebildiğinde, en güzel günümüz olacaktır.
Anneler'in Günü de bu günlerdir. Zamanı yoktur.
Anne olduğumuzun en güzel yanıtıdır, çocuğumuz toplum içindeki yerini bildiğinde, yararlı ve doğru insan olduğunda, aldığı sevgiyi verebildiğinde, sevebildiğinde...
Bugün bu filmi seyrediyoruz anneler olarak.
Bebekliğinden bu yaşa, neler verebildik? Ne gördük? Ne yapmalıyız?

Güzel bittiğine filmin eminim her birimiz için.

Ben de işte bugün, uzak bile olsa benden, ışığını hep etrafa verebilecek bir evlat yetiştirmenin huzuru içinde, günümün günümüz olduğunu bilerek, kızımı ve tüm çocukları varlıkları için kutluyorum.
İyi ki varsınız💕

Sevgiyle kutluyorum, anneler, annelik yüreği taşıyabilenler ve onların çocuklarını...

Pilav da pişti bu arada, şahane oldu, bir göz kırpıldı Ezgi'ye...
Her yemekte, hep sevgiyle...


SEVİL KAPOĞLU
14 Mayıs 2017

KABAK ÇİÇEĞİ DOLDURDUK


Yeşillim yeşillim yeşillim aman
Yeşil yaprak altında üşüdüm aman

Annemden dinlediğim bir türküdür.
NİSAN - MAYIS ayı'nın yeşilliği, akşam serinliği ama bahar kokusu içimize dolarken, pazarlar da ayrı bir bahar. Yeşilin, otun çeşitliliği akıl oynatıyor.


Baklası, enginarı, rokası, taze patatesi, çıtır yeşil kabağı, türlü alem şölen hepsi...
Akılların beş karış havada olduğu bu Nisan baharında , ruhum Ege de, güneşin ılıklığı ile, kendim market yolunda, sıradan alışveriş günü...
Olsun, market olsun, yeşil deniz deryası olmasa bile, bak işte mis gibi bakla orada. Enginar da var. Diğerleri de yan yana. Kıyamam hepsini alırım . Aldım da...
Aaa bu ne , e o kabak çiçeği... Gerçek mi? Valla o, onlar. Girmişler pakete gelmişler.


Ege de gelmiş onlarla, maviler gelmiş, ısınmış ortalık, yaz gelmiş.
İki paket aldım ve nazlı olduklarını bildiğim için eve gelir gelmez kabak çiçeği dolması yaptım.
Çiçeklerinin uçlarını yavaşça açıp, iç pilavımı doldurdum. Uçtaki turuncu bölümü de üstüne kapadım.


Tarifi sondan vermeye başladığımın farkındayım.
Başa dönelim o zaman;
Efendim eve geldi bu narin çiçekler. Özenle yıkandılar. Buradaki özen şu oluyor: Çok fazla parmaklarla ezilmeyecekler, yavaş akan bir suda yıkanacaklar.
Ve öncesinde ama, ne yapılacak?
Bu yıkama sonrası formlarını koruyabilmeleri için çiçeklerimizin, iç pilav önceden hazır edilecek.
Edelim, hazır edelim pilavımızı:
Bir bardak pirinç( 3 kez yıkanıp süzülmüş)
3 orta boy kuru soğan( yemeklik doğranmış)
İki paket dolmalık fıstık
İki paket kuş üzümü ( sıcak suda bekletilmiş)
Bir domates ( rendelenmiş)
Yeni bahar, karabiber, tarçın, tuz
yarım demet dere otu
Mazemeler bunlar.

Pişirelim şimdi de:
Kuru soğanları z.yağında iki dakika çevrilir. Fıstıklar konur, iki dk çevrilir.pirinçler konur, 3-4 dk hep birlikte çevrilir. Tahta kaşık kullanmak iyidir, malzemeyi üzmez.
Çevrilmeye tuz, k. biber, tarçın, yeni bahar koyarak devam edilir.
Ben bunların miktarını çoktan aza olarak şöyle ayarlarım:
Yeni bahar, tarçın, karabiber...
Ve kuş üzümleri katılır.
Rendelenmiş domates katıp, pirinçlere yedirdikten sonra, ben tercih etmiyorum ama, dilerseniz 1 tatlı kaşığı toz şeker, ilave edebilirsiniz.
1 çay bardağı su ilave edip, kapağı kapatıp 5 dk kısık ateşte pilavı pişirelim.
Dere otu mu?
İşte tam burada ,kıyılmış halde bekleyen dere otunu pilava ekleyip, narince karıştırıp, ateşi kapatıp, bir kağıt havluyu pilav tenceresinin üzerine yayıp, tencerenin kapağını da kapatıp, demlenmeye bırakalım.
15-20 dk sonra , yıkanmış kabak çiçeklerimizi bir tatlı kaşığı yardımı ile doldurup tenceremize dizelim.
Üzerine zeytinyağı gezdirip , az tuz serpip, 1 su bardağı suyunu da ilave edip, 10-12 dk pişirelim.




Hazır , ister piştikten sonra ılık ılık, ister ertesi gün soğuk soğuk, ama ille de limonunu üzerine sıkıp öğün edin!

Afiyet olsun, ruhunuza Ege dolsun, bereketi olsun🙏